1- Çocukların etrafını saran "çocuk oyuncağı" olarak adlandırılan dijital teknolojinin etkisi altında,
2- Hızla üretilen ve tüketilen yapay kültürün ortasında,
3- İhtiyaçlarından fazlasıyla sunulan olanakların yarattığı şaşkınlık içinde,
4- Sınırsız uyarıcılara maruz kaldıkları bir dünyada… Sorumluluğumuz çok daha büyüktür!
Bu kadar büyük bir sorumluluğa sahipken, biz yetişkinler çocuklar için tasarladığımız gelişim ve öğrenme süreçlerinden gerçekten memnun muyuz? Beyin gelişiminin büyük bir kısmının okul öncesi dönemde gerçekleştiği artık herkes tarafından biliniyor. Çocuklar, sahip oldukları enerji ve gelişim hızıyla potansiyellerini en yüksek seviyede kullanabilecekleri sırada, onlara fırsat sunmadan, mevcut yetenekleriyle “oyalıyorsak” bu noktada, okul öncesi eğitimle ilgili herkesin tekrar düşünmesi gerektiğini belirtmeliyiz.
Bu düşünce sürecinde akla gelen ve üzerinde daha fazla düşünülmesi gereken sorular neler olabilir? Anaokulu sahipleri, müdürler, öğretmenler, eğitim uzmanları ve koordinatörler… Eğer sorumluluğun en büyük payı bizdeyse, bazı soruları sık sık sormalı ve yanıtları üzerinde kafa yormalıyız. İşte birkaç örnek:
Çocuklar söz konusu olduğunda, sorular ve bu soruların yanıtları uzayıp gidecektir. Ancak sorgulamaya bir yerden başlayarak ve bu meseleler üzerinde sürekli çalışarak ilerlememiz gerekmektedir.